1. Bölüm
Kore'ye Yolculuk
Kısaca kendimi tanıtacak olursam; 22 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. İstanbul’daki bir üniversitede işletme okuyorum. Bu dönem değişim öğrencisi olarak Seul’deki bir üniversiteye gidiyorum. Ve bu süreçte yaşadıklarımı da adım adım sizlerle paylaşıyor olacağım. Bugün benim için çok önemli bir gün; çünkü yıllardır hayalini kurduğum Güney Kore'ye ayak basacağım gün! Uçağa binerken heyecan ve mutluğumun yanı sıra biraz gerginlik de vardı. Direkt uçuşla gidecek olsam da dile kolay 10 saatlik uçuş nasıl geçer bilemiyordum. Fakat bindikten sonra, uçakta servis edilen yemekleri düşünüp dururken o 10 saat nasıl geçti anlamadım bile. Kore firmasıyla uçtuğum için, burada servis ettikleri Kore yemekleri nasıl olur çok merak ediyordum. Uçak kalktıktan bir kaç saat sonra ilk yemek servisi başladı. Uzaktan servisin başladığını gördüğüm anda sabırsızlanmaya başladım. İki çeşit yemek sunuluyordu: Biri daha bildiğimiz Türk yemeği gibi bir yemek diğeri de bir Kore yemeği. Ben tabii ki Kore yemeğini seçtim. :) Yemekte ünlü bir Kore yemeği olan “bibimbap” vardı. Bibimbap altında Kore pilavı, üstünde de et, mantar ve ıspanak havuç gibi çeşitli sebzeler olan geleneksel bir Kore yemeği. Üstündeki sebzeler çeşit çeşit ve olabildiğince farklı renklerde. Bu şekilde farklı renklerde sebzeler sağlıklı olduğu kadar çok estetik bir görüntü de sunuyor. Acıyla tatlının bu karışımını çok beğendim. Kore'ye varıp yerleştikten sonra gerçek bir Kore restoranında bibimbap yemek için sabırsızlanıyorum. Bu arada uçaktaki hosteslerin ışıl ışıl parlayan pürüzsüz ciltleri de gözümden kaçmadı. Gerçekten de dünyanın kozmetik başkentine gittiğimi hatırladım tekrar. Ve derken sonunda Kore'ye varıyoruz~~!! Seul’e çok yakın olan Incheon Havalimanı’na iniyoruz. İşte o an Kore’ye varmanın yanı sıra başka bir heyecanla daha çarpıyor kalbim. Havalimanında beni bekleyen biri vardı. Canım arkadaşım, Jihyun. Jihyun'la tam 5 yıl önce, bir internet mektup arkadaşlığı sitesinde tanışmıştık (Tabii artık site çoktan mektup yerine e-posta arkadaşlığına dönüşmüştü ama). Uzun e-postalarla başladığımız arkadaşlığımız sonraki 5 yıl boyunca neredeyse her gün mesajlaştığımız bir dostluğa dönmüştü. Her neyse, Jihyun’la bir çok kez görüntülü konuşma yapmış olsak da daha önce yüz yüze hiç görüşmemiştik ve onu göreceğim için çok heyecanlıydım. Sonunda inmiştik işte. Koşar adımlarla bütün işlerimi hallettim ve sonunda Kore'ye açılan o kapıdan geçtim. Karşıda bekleyenler arasında Jihyun'un gülümseyen yüzünü gördüm. O da beni görmüştü, elindeki pankartı kaldırdı. Iki dilde yazılmış bu pankartta: "규네시야, 어서와! - Kore'ye hoş geldin Güneş" yazıyordu. İkinci bölüm çok yakında… Yazar: Pelin Özer İllüstrasyonlar: Merve Uygan